Lobicilik ve İtibar Yönetimi

Lobicilik; kuruluşların ve şirketlerin fikirlerini, çıkarlarını ve topluma faydasını, iş dünyası ve politikacılara doğru anlatmak için kullanılan profesyonel bir mesleki etkinliktir ve demokratik karar alma mekanizmasının önemli bir halkasını oluşturmaktadır. 

Lobiliciğin çıkış öyküsüne bakacak olursak, rivayete göre, 1870'lerde ABD Başkanı Ulysses S. Grant, Beyaz Saray'ın yakınında bulunan Willard Otel’in lobisinde vakit geçirirken kendisine dertlerini anlatan insanlara “lobici” lakabı takar. Böylelikle ortaya çıkan “lobici” kavramı ilerleyen dönemlerde “lobi yapmak” fiiline dönüşerek “halkın, kongre koridorlarında milletvekili ve senatörlerden bazı ricalarda bulunma çabaları” tanımıyla lobicilik nedir sorusunun yanıtı olarak sözlükteki yerini alır. Lobiciliğin anavatanı ABD'de lobicilik faaliyetleri, yasalarla düzenlenen ve zamanla kurumsallaşan bir yapıya evrilmiştir.

Lobicilik faaliyetleri edilmek istenen sonuçlara ulaşmada kullanılan strateji ve uygulamaların tümüdür. 


Lobi, lobi faaliyetleri ve lobici, lobiciliği temel unsurlarını oluşturur. Lobicilik, siyasi ve karar verici mekanizmada yer alan kişilere ricalarını bildirmek isteyen kişiler, iş grupları, kurumlar ya da yabancı ülkeler benzerleri tarafından yapılan bir organizasyondur. Lobicilik faaliyetleri ise elde edilmek istenen sonuçlara ulaşmada kullanılan strateji ve uygulamaların tümüdür. Lobici, bu uygulamaları yani lobicilik ve itibar yönetimini gerçekleştiren ve yürüten kişidir. Lobi ise bu amaç ve fayda etrafında toplanmış, ortak çıkarlara sahip kişi veya gruplardır. Ülkemizde uluslararası amaçlı lobi faaliyetleri ABD ve AB odaklı odaklıdır. Bunun sebebi ABD ve AB'nin ticari, ekonomik, askeri ve siyasi faaliyetlerde söz sahibi gruplar arasında yer almasıdır. Ülkemiz sınırları içerisinde lobicilik ve itibar yönetimi faaliyetleri ABD’de olduğu kadar kurumsallaşmasa da TBMM ve çeşitli bakanlıkların nezdinde gerçekleştirilmektedir. Lobicilik özelinde ülkemizde doğrudan hukuki bir düzenleme olmasa da Anayasa ve kanunlarla lobicilik faaliyetlerine sınır çizen, hareket etme alanlarını ve kurallarını düzenleyen dolaylı yasalarla sürecin sağlıklı ilerlemesine yönelik hamleler yapılmıştır.

İtibar, bir olasılık değildir.


Bir kişi veya bir konu hakkında insanların genel algısı, ne kadar takdir edildiği ve ne kadar beğenildiğine ise itibar denir. Kurumsal itibar terimi 20. yüzyılda hayatımıza girmiştir. Kurumsal itibar, kurumun iç ve dış paydaşları üzerinde bıraktığı etkiyi ifade eder. Örneğin, bir durum karşısında kurum nasıl hareket etmeli, sosyal ve çevresel olaylara nasıl tepki göstermeli vb. soruların tümü kurumsal itibar yönetiminin hizmet çatısı altına girer.

İtibar, bir olasılık değildir. Toplumda bir kişi veya kuruluşun bireyler arasında nasıl gözlemlendiği ile ilgilidir. Bu gözlemler ise iç ve dış paydaşlara geçmiş eylemlerle vaat edilen değerlerin bir yansımasıdır. Bireylerin kuruma dair gelecek beklentileri ve algısal hareketleri buna göre şekillenir. İster kurum olsun ister kişi olsun, paydaşlarla saygılı ve öngörülebilir bir ilişki içinde olmak karşı tarafa duygu ve beklenti geçişini doğru aktarmak açısından oldukça önemlidir.

Peki kurumlarda itibar yönetimi nasıl yapılır? Ürünlerin çeşitlenmesi ve kurumların ön plana çıkma isteğiyle birlikte kurumların farklılaşma isteği de artmıştır. Burada devreye bir kişi veya kuruluş için uygun bir imaj oluşturmayı ve sürdürmeyi amaçlayan halkla ilişkiler yönetimi girer. 1950'lerden itibaren modern halini almaya başlayan halkla ilişkiler ve itibar yönetimi sanat, mobilyalar, mimari, mektuplar, hitabet, şiirler ve dini metinlerden günümüzde bloglar, yayınlar, ünlü paylaşımları, sergiler, medya kitleri, medya turları, bültenler, broşürler, basın açıklamaları, özel etkinlikler, sponsorluklar, sosyal medya hesapları ve web siteleri gibi farklı mecralara uzanmıştır. Başlıca hedefleri insanları bilgilendirmek, insanları ikna etmek ve bir fikirde birleştirmek olan halkla ilişkilerin kullandığı metotlar göründüğü gibi çok çeşitlidir. Eskiden sözlü olarak seyahat eden şöhret, günümüzde web 4.0'ın gelişmesiyle birlikte çıkan yeni teknolojik gelişmelerle kendine yeni yollar bulmuştur. Örneğin, bugün milyonlarca müşteri bloglarda, e-ticaret sitelerinde ve arama motorlarında marka deneyimleriyle ilgili geri bildirimlerini paylaşarak tüketicilere marka hakkında bilgi ve deneyimlerini sunabilmektedir. Küreselleşme, iletişim araçlarının dijitalleşmesi ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte kurumların daha görünür ve şeffaf yapılara dönüştüğü aşikardır. Bu nedenle lobicilik ve itibar yönetiminin halkla ilişkilerden ayrı düşünülemez bir ikili haline gelmiştir.

Lobicilik ve itibar yönetimi faaliyetleri profesyonel bir ekip tarafından planlanmalıdır.


Halkla ilişkiler biriminin itibar yönteminde kullandığı metotların bazılarına değinsek de bunları çeşitlendirmek ve yaşamın her alanında yer aldığını görmek mümkündür. Kurumun düzenleyeceği konserler, festivaller, geziler, açılışlar ve eğlenceler aslında itibar yönetiminin birer parçasıdır. Örneğin; konferans, seminer, açık oturum gibi toplantılarda dinleyicilere olayın iyi izah edilmesinin kamuoyu oluşturmakta faydalı bir yöntem olduğu bilinmektedir. Çünkü bu tür toplantılarla hedef kitleyle bir araya gelmek, bilgi alışverişinde bulunarak deneyimlerinden yararlanmak, onlara kurumun çalışmalarını, faydalarını aktarmak ve ekibin bir parçası olduklarını hissettirmek topluluğun kuruma duyduğu güveni artırır. Gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerin tümünde kamuoyunun oluşmasında, tüketici tercihlerinin belirlenmesinde kulağa ve göze hitap eden bir kitle iletişim aracı olarak radyo ve televizyon yayınlarının önemi hala büyüktür. Her ne kadar günümüzde yazılı basın ve broşürlerin değeri azalıyor gibi görünse de itibar kazandırılacak hareket veya lobi yapılacak konu hakkında kitapların ön plana çıkarılmasının etkin bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz. Bu seçeneklerden hangisine ihtiyaç duyulduğu, hangi yöntemlerin hangi durumlarda ve ne zaman izleneceği ise tamamen halkla ilişkiler uzmanlarının bilgi, beceri ve deneyimlerine bağlıdır.

Doğru stratejik hamlelerle lobicilik ve itibar yönetimi faaliyetleri planlanarak halkla ilişkiler kampanyalarını olumlu yönde desteklemek mümkündür. Bu süreçte yapılan girişimlerin, etkinliklerin ve kampanyaların ölçümlenebilmesi önemlidir. Hangi iletişim mecrasıyla daha fazla hedef kitle ile etkileşim kurulabilmiş, hangi yöntem ile kamuoyunun desteği daha fazla alınabilmiş gibi soruların takibinin yapılması ve düzenli raporlanması gerekir. Kampanya ve yayın özelinde de tek tek raporlama yapılması ileriki dönemlerde yöntemlerin belirlenmesinde destekleyici rol oynayacaktır. Raporlamalarda pozitif sonuçlar kadar negatif sonuçlar da önemlidir. Çünkü itibar kazanmak için yapılan girişimlerin itibar kaybına sebep olmasının önüne geçilmesi ancak verileri izleme ile mümkündür. Eskiden medya kuruluşları vasıtasıyla takip edilmekte olan çoğu veri dijital uygulamaların artmasıyla birlikte anlık olarak izlenebilmektedir.

Lobicilik ve itibar yönetimi faaliyetlerinde her alan için uzman bir kadro ile çalışıp bu alanların yönetiminin profesyonel bir ekip tarafından planlanması ve yürütülmesi gerekmektedir. Aktif olarak bu alanlarda bulunmak, olaylara, yorumlara ivedilikle yanıt vermek önemlidir. Çünkü bu alanlarda kurumun veya kişinin bulunmaması durumunda itibar sahibi yerine cevap verecek başkaları mutlaka olacaktır. Böyle bir durum da bilgi kirliliğine ve kurumla ilgili negatif bir algıya yol açabilir. Algının ve itibarın olumlu yönde oluşturulmasının vakit ve emek isteyen zorlu bir süreç olduğu unutulmamalıdır.

Lobicilik ve itibar yönetimi, halkla ilişkiler ve dijital platformlar aracılığıyla sürekli büyüyen, gelişen ve dönüşen bir alandır. Her hareketin doğru stratejiyle kurgulanması sürecin başarıyla yönetilmesi ve sürdürülebilmesi için önemlidir. Mevcut itibarın korunması, artması ve lobicilik faaliyetlerinin başarılı bir şekilde sürdürülmesi için lobicilik ve itibar yönetimi danışmanlığından faydalanabilirsiniz.